- Hej. Merhaba.
- Hvordan går det? Nasılsın?
- Jeg har det fint, tak. Ben iyiyim, teşekkür ederim.
- God morgen. Günaydın.
- Hvad hedder du? Adın ne?
- Jeg hedder Anıl. Benim adım Anıl.
- Rart at møde dig. Tanıştığımıza memnun oldum.
- Er du sulten? Aç mısın?
- Hvad synes du? Ne düşünüyorsun?
- Held og lykke! İyi şanslar!
- Tillykke! Tebrikler!
- Jeg skal bruge hjælp. Yardıma ihtiyacım var.
- Hvad er det der? Bu nedir?
- Hvad laver du? Ne yapıyorsun?
- Det ved jeg ikke. Bilmiyorum.
- Forstår du? Anlıyor musun?
- Det forstår jeg ikke. Anlamıyorum.
- Jeg wil gerne købe noget til dig. Senin için bir şey almak istiyorum.
- Hun kan ikke lide te eller kaffe. O, çay ya da kahve sevmez.
- Han kan ikke lide fisk. O, balık sevmez.
- Det her er lækkert. Bu lezzetli.
- Kaffe er min yndlingsdrik. Kahve benim favori içeceğim.
- Kan du lide chokolade? Çikolata sever misin?
- Hvem er de? Onlar kim?
- Han er min bror. O benim ağabeyim.
- Hvor gammel er han? O kaç yaşında?
- Han er tolv år gammel. O, on iki yaşında.
- Du er meget ung. Sen çok gençsin.
- Hvor er sygehuset ? Hastane nerede?
- Hvad er problemet? Sorun nedir?
- Ingen problemer. Sorun yok.
- Hvorfor er du så ked af det? Neden çok üzgünsün?
- Jeg er vred fordi jeg er sulten. Sinirliyim çünkü açım.
- Hvad er klokken? Saat kaç?
- Den er to. Saat iki.
- Kan du tale engelsk? İngilizce konuşabiliyor musun?
- Hvad betyder det? Bu ne anlama geliyor?
- Kan du tale langsommere? Daha yavaş konuşabilir misin?
- Jeg er journalist. Ben bir gazeteciyim.
- Jeg skriver historier hver dag. Ben her gün hikayeler yazarım.
- Jeg har allerede en telefon. Zaten bir telefona sahibim.
- Han hader at læse avisen. O, gazete okumaktan nefret eder.
- Jeg har ikke penge nok. Yeterli paraya sahip değilim.
- Ved du hvor mine nøgler er? Anahtarlarımın nerede olduğunu biliyor musun?
- Dine nøgler er under sofaen. Senin anahtarların kanepenin altında.